Bilimsel çalışmalar veya toplumun popüler akımları günümüzde diyet çeşitleri yaratıyor. Diyet yapmak toplum genelinde zayıflamak için beslenme değişikliği yapmak anlamını taşısa da beslenme programına uygun beslenilmesi ve belirli kurallara dikkat edilmesi kilo alma veya hastalıklarda beslenme için de kullanılabiliyor. Bu sayede beden besin ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ve olumlu değişimler ile karşılaşabiliyor. Birçok diyet çeşidinin kendi içerisinde kuralları bulunurken bu kurallar herkes tarafından uygulanabilir olmuyor. Kişinin bedeni için ideal beslenme planını seçerken denemeyi planladığı diyet modelinin kendisi için uygun olup olmadığını öğrenmesi gerekiyor. Bazı diyet modellerinin savunduğu prensipler günümüzde tıbbi çalışmalar tarafından desteklenmeyebiliyor. Bu yazımızda sizler için üzerinde araştırma yapılan ve tıp dünyasında yankılar uyandıran diyet çeşitlerinden bahsetmek istedik.
Aralıklı Oruç
Intermittent Fasting olarak da bilinen aralıklı oruç, son dönemlerde gerek sporcular gerekse sağlık çalışanları tarafından benimsenmiş beslenme akımlarından biridir. Günün aydınlık saatlerinde yemek yenilen bu beslenme türünde gün açlık ve yemek yenilebilen saatler olarak ikiye bölünüyor. Aralıklı oruç türleri bulunuyor. Bu türler dahilinde en sık uygulanan 16/8 tekniği oluyor. Sabah uyandıktan belirli bir süre sonra kişiler ilk öğünü ile güne başlıyor ve bu öğünden sonra gelen 8 saat içerisinde gıda alımına devam ediliyor. Yapılan çalışmalar akşam 17.00 veya 18.00 sonrasında yemek yemenin kesilmesiyle vücudun dinlenmesi ve yenilenmesi için 16 saatlik bir açlık bırakılmasının çeşitli faydaları olduğunu gösteriyor. 16/8 akımının haricinde 14/10 veya 5/2 gibi aralıklı oruç türleri de bulunuyor. 14/10 yöntemi 14 saat oruç tutulan ve 10 saat beslenme süresinin söz konusu olduğu bir beslenme şekli olurken, 5/2 kuralında ise kişiler 5 gün boyunca normal besleniyor 2 gün aralıklı oruç uyguluyor. Bunun haricinde 24 saatlik açlık barındıran 24 saatlik oruç seçeneği de bulunuyor.
Aralıklı oruç çalışmaları genellikle 16/8 ile 14/10 üzerinde şekilleniyor. Yapılan çalışmalar yemek yenilen sürelerde sağlıklı besinlerin tercih edilmesi ve rafine şekerden uzak durulması halinde bu beslenme türünün çeşitli faydaları olduğunu düşündürüyor. Açlık saatlerinde vücudun hücre yenilenmesine olanak tanıması başta kanser olmak üzere çeşitli hastalıkların gelişim riskini azaltabileceğini öne sürüyor. Bunun yanı sıra düzenli aralıklı oruç yapan birinin kolesterol seviyelerinde düşüş ve insülin direncinde azalış olacağı da düşünülüyor.
Bu noktada diyetisyen olarak dikkat edilmesi gereken bir hususu belirtmek isteriz. Aralıklı oruç çeşitli faydalar sağlayan diyet çeşitleri arasında yer alır. Ancak yemek yiyebileceğiniz saatler içerisinde dilediğiniz yemeği yemeniz anlamını taşımamaktadır. Bu akımın sağlıklı etkilerinden yararlanabilmeniz için beslenme süreniz içerisinde dengeli ve sağlıklı besinlerden oluşan besin öğeleri tüketmeniz gerekiyor.
Ketojenik Diyet
Ketojenik diyet, karbonhidrat alımının son derece sınırlandırıldığı bunun yerine yağlı besinlere yer verilen bir beslenme şeklidir. Alzheimer, epilepsi, diyabet ve kanser gibi hastalıkların tedavisinde tercih edilen beslenme şekillerinden biri olan ketojenik diyetin bir uzman kontrolünde yapılması gerekir. Kilo verme diyeti olarak kullanılsa da diyetin yüksek yağ içermesi uzun vadede kolesterol seviyelerinde artış yaratabilir. Bu tür durumlarda uzun süreli bir diyet listesi şeklinde düşünülmemelidir. Ketojenik diyet bilinçli uygulanması gereken bir beslenme planıdır.
Ketojenik diyette meyve ve sebze içerisinde bulunan karbonhidrat değerleri de hesaplanır. Öğünler genellikle sağlıklı yağlardan ve hayvansal protein kaynaklarından oluşur. Bu diyet listesinin amacı vücudu karbonhidrattan mahrum bırakarak vücudun ketoz adı verilen bir metabolik duruma girmesini sağlamaktır. Ketoz sürecinde vücut yağ depolarını kullanarak enerji üretimine geçiş yapar. Yağ yakımı sonucu vücutta keton adı verilen moleküller türer. Hücreler ketonları kullanarak yaşamsal faaliyetlerine devam edebilirler.
Ketojenik diyet ile kan şekeri dalgalanmalarının önlenmesi, beyin fonksiyonlarının artırılması, Parkinson hastalığında semptomların hafiflemesi gibi etkiler sağlanabilir. Uzun vadede ise bu diyet planı baş ağrısı, ağız kokusu, baş dönmesi ve kabızlık gibi şikayetler yaratabilir.
Glutensiz Diyet
Glutensiz diyet Çölyak hastaları veya gluten intoleransı olan kişiler için geliştirilmiş bir beslenme şeklidir. Gluten bir çeşit protein olup arpa, buğday ve çavdar gibi tahıllarda bulunur. Başlangıçta bu diyet türü hastalık veya hassasiyet için geliştirilmiş olsa da günümüzde birçok akut veya kronik rahatsızlığın tedavisinde glutensiz beslenmenin etkili olabileceği görülür. İrrite bağırsak sendromu veya bağırsak geçirgenliği gibi rahatsızlıklarda gluten tüketiminin sınırlandırılması veya tamamıyla kesilmesi önerilir. Gaz, şişkinlik veya halsizlik gibi problemlerde glutensiz beslenmenin faydalı olabileceği düşünülür. Vücuttaki inflamasyon miktarının azalmasında etkili olan glutensiz diyet özellikle fibromiyalji gibi hastalıkların tedavisine katkı sağlayabilir.
Glutensiz beslenme beraberinde karbonhidrat sınırlamasını getirdiğinden birçok kişi zayıflama diyetlerinde de glutensiz beslenmeyi uygular. Glutensiz beslenmenin sürdürülebilirliğin zor olmasından dolayı tamamıyla bu beslenme alışkanlığına alışmanın doğruluğu tartışılmaktadır. Ancak bir rahatsızlığın tedavisinde glütensiz beslenmenin faydalarından yararlanılabileceği unutulmamalıdır.
Paleo Diyeti
Paleo diyeti taş devrindeki beslenme şeklini ön plana alan, diyet çeşitleri arasında farklı bir yaklaşıma sahip, tamamıyla paketlenmiş ve işlenmiş gıdanın tüketiminden uzaklaşılmış bir beslenme şeklidir. Bu diyet planında işlenmiş gıdalar ve şeker ilavesi içeren ürünler kullanılmaz. Beslenme planını genellikle yüksek proteinli ve yüksek yağlı besin grupları oluşturur. Karbonhidrat tüketimi sınırlıdır. Paleo diyetinde günlük kalori alımı %25 ila 35 arası proteinden gelir. Protein alımı sayesinde kişilerin kendini tok hissetmesi beraberinde kilo kaybını getirebilir. Paleo diyetinin içerisinde tahıl grubuna ve baklagil türlerine yer verilmemektedir. Bunun yanı sıra süt ve süt ürünleri de beslenme planında bulunmamaktadır. Bu gıdalar yerine sebzeler, meyveler, yağlı tohumlar ve balık gibi her türlü deniz ürünü tüketilebilir.
Paleo diyetiyle ilgili tartışmalar sınırlandırılan gıdalarla ilgilidir. Süt ürünlerinin, baklagillerin ve tahılların tüketiminin yasak olması uzun vadede çeşitli mineral ve vitamin eksiklikleri yaratabilir.
Raw Diyet
Diyet çeşitleri isimleri arasında sosyal medyanın etkisiyle son dönemlerde raw diyet yer alıyor. Çiğ beslenmeyi baz alan bu beslenme türünde hiçbir gıda herhangi bir işleme tabi tutulmuyor ve pişirilmiyor. Vejetaryen, vegan ve omnivo olmak üzere 3 gruba ayrılan bu beslenme şekli gıda zehirlenmesi gibi hastalıklara yakalanma riski teşkil ettiğinden tıp dünyasında tartışmalı beslenme şekillerinden biri oluyor. Çiğ sebze ve meyvelerin tüketimi sağlanabildiği gibi bazı kişiler et, yumurta ve süt ürünlerinin de herhangi bir işleme tabi tutmadan çiğ tüketiyor. Yapılabilen tek işlem yağlı tohumların suda bekletilmesi, fasulyelerin çimlendirilmesi veya meyvelerin kurutulması oluyor.
Alkali Diyet
Alkali diyet, günümüzde kilo verme amacıyla uygulanan sebze ve meyvelere öncelik verilerek uygulanan bir beslenme planıdır. Vücudun asit dengesini düzenlemek ve idrarın alkali olmasını sağlayan bu beslenme şeklinde protein alımı sınırlıdır. Bu beslenme şeklinin hipertansiyon başta olmak üzere çeşitli kalp hastalıklarına, insülin direncine ve sindirim sistemine iyi gelebileceği düşünülür. Ancak protein alımı sınırlı olduğundan alkali diyete yönelik olumsuz yaklaşımlar da söz konusudur.
DASH Diyeti
Spesifik bir amaca hitap eden diyet çeşitleri arasında ilk sırayı DASH diyeti alıyor. Kalp ve damar sağlığını korumayı amaçlayan DASH diyeti porsiyon sınırlaması ve kalori hesabını beraberinde getiren bir beslenme şeklidir. Günlük 2000 kalori gibi bir sınır getiren bu beslenme şekli bazı kişiler için uygulaması zor bir içeriğe sahiptir. Diyet, tuz tüketiminin ve şeker alımının sınırlandırılmasını hedefler. Paketli ve işlenmiş gıdalar yerine lif oranı yüksek potasyum magnezyum ve kalsiyum gibi minerallerden zengin besinlerin beslenmeye eklenmesini önerir. Tansiyon dengesini koruyan bu beslenme şekli kalp ve damar sağlığını iyileştirmek için geliştirilmiş olup bir kilo verme diyeti olarak düşünülmemelidir.
MIND Diyeti
MIND diyeti beyin sağlığını korumak ve iyileştirmek üzere geliştirilmiştir. Diyet yaşlanmayla beraber beyin sağlığında meydana gelen olumsuzlukları önlemek amacıyla uygulanır. DASH diyeti kalp sağlığına odaklanırken MIND bu beslenme bakımından türemiş Akdeniz diyetiyle birleşerek açığa çıkmıştır. Uzmanlar Akdeniz diyeti ve DASH diyetini önerirken günümüzde MIND diyetine yönelik de ciddi bir ilgi vardır. Diyet dahilinde; yeşil yapraklı sebzeler, taze meyveler, fındık gibi yağlı tohumlar, zeytinyağı, tam tahıllar, kümes hayvanları ve balık ön planda tutulur. Günde bir bardak kadar kırmızı şarap içilmesi de önerilir. Bu gıdaların tüketimi önerilirken tereyağı ve margarin, kırmızı et, kızarmış yiyecekler, peynir ve hamur işi gibi gıdalar bu diyet planında sınırlıdır. Yapılan çalışmalar MIND diyetinin oksidatif stresi azaltarak vücuttaki iltihaplanma seviyelerini düşürebileceğini de gösterir.
Akdeniz Diyeti
Diyet çeşitleri arasında çok sevilen ve güvenilir bulunan diyet türlerinden biri Akdeniz tipi beslenmedir. Sebzelerin ve meyvelerin ön planda tutulduğu bu beslenme planında baklagillere ve kuruyemişlere de yer verilir. Protein kaynağı olarak beyaz etler, yumurta, peynir ve süt ürünlerinden yararlanılır. Diyet genelinde hayvansal kaynaklı yağların ve kırmızı etin sınırlandırılması önerilir. Akdeniz diyeti diğer diyetler gibi yasaklardan oluşan bir beslenme şekli değildir. Bu diyet planında amaç kalori kısıtlamasına gerek duymadan besin çeşitliliği sağlamak ve besinlerden maksimum verimlilikle yararlanmaktır. Tıp dünyasında “sağlıklı beslenme modeli” olarak kabul edilir.